Kitabımızın yukarı bölümlerinde
açıkladığımız gibi, Varto’da oturan halkın bir kısmı Yavuz Sultan Selim
tarafından Anadolu’dan doğuya kaldırılan yakın çağ Türklerinden olan Cibranlı
aşireti ve diğer kısmı da Harzem Türklerinden olan Hormek ve Lolan Alevileridir.
Yine kitabımızın birçok yerlerinde tesbit ettiğimiz gibi bu her iki kabile de
Yavuz Sultan Selim’den sonra öz Türkçe dillerini, doğudaki Kurt-baba ve Dümbeli
Dağlı Türklerin o çağda konuştukları Kormançi ve Zazaca ile karıştırmış ve
bugün fazlası Türkçe olan bir Zaza ve Kormançi dil halitesiyle konuşmuşlardır.
Hormekliler Horasan’dan Erzincan’a ve
oradan Dersim’e sığınarak 835-1419 yılına kadar Türkçe ve ondan sonra Zazaca
konuşmağa başlamış ve Dördüncü Sultan Murat devrinde H.1044 de Varto ve Kiği
bölgelerine yayılmışlardır. Bu halk, bugün Varto Üstünkran bucağının,
Caneseran, Kasman, Civarik, Badan, Hamu, Tatan, Danzig, Rakasan, Sofyan, Şaman,
Şorik, Muskan, Haşhaş, Harik, Zengel, Mengel, Kuzi, Ameran, Büyük ve Küçük
Üstükran, Çorşan köylerinde ve Karlıova’nın, Y.Şorik, Çiftlik, Kamişan
köylerinde ve Kiği, Kârir bölgesinin Darahi, Hırçık, Kurdan, Maskan, Kürikân,
Pircan, Sağıyan, Şirnan, Yekmal, Teymurtaş, Ağbinek, Çerne köylerinde ve
Pilümer ilçesinin, Karagöl ve Tervan’ın Yukarı Ağuşen, Göller, hölenk
köylerinde ve Erzincan’ın Silepür bucağının Büyükköy, Dalav, Şavşek köylerinde,
Refahiye ilçesinin Gavur-yurdu, Halitler, Eski-konak köylerinde ve Nazmiye’nin
Civarik, Balık, Hormek, köyleriyle Hınıs ilçesinin Koşan, Suvaran, Kolink,
Harabe, Karamolla köylerinde ve Göle ilçesinin Konduk ve Gülistan köylerinde
oturmaktadırlar. Bu halkın Varto ve Kiği’de bulunanları Zazaca ve Kars,
Refahiye ve Kuruçay’da olanları Kormanci ile konuşurlardı.
Yukarıda geçen fasıllarda kısmen
belirttiğimiz gibi, herhangi bir milletin ana dili olmayan Zaza ve Kürtçenin
tetkikinde, bu dillerin aslen Türkçeden kopmuş ve sonradan Zint, Kildani,
Farisi, Ermeni ve Arapçadan yığılmış bir dil ve söz yığını olduğu
anlaşılmaktadır. Ari ve Midyalalı lehçelerden başlıyarak Türk ve İran dilinin
karışık bir halitesi olan bu dil hakkında tarihler kati bir fikir yürütmemişlerdi.
Bazıları bu dilin milattan önce İran serhatlerinde yaşıyan Turani bir kavme ait
olduğunu iddia etmiş ve buna Çeçen, Çerkes, Legi dillerini misal
göstermişlerdir. Fakat biz bugün bu dillerin konuşmasına bakarak ve
kelimelerini tartarak bunun asılsız ve hiçbir milletin malı olmayan ve çeşit
milletlerin dillerine karışarak aslından Türkçe olan bir dil olduğunu görüyor
ve biliyoruz.
Bu konu üzerinde tetkikler yapan Kadri
Kemal Kop, eserinde; Zazaların kaçar Türklerinden olarak İran’dan geldiklerini
ve Zaza dili yüzde altmışının öz Türkçe olduğunu ve Zaza kelimesinin Türkçede
dil anlamına geldiğini hülâsa ederek diyor ki:
“Kürtçe konuşanların maksatlarını ifade
ederken en çok Türkçeden istiâne vehemen aynı kelimeleri tekrar ettikleri –
dikkat olunmasa bile – derhal fark olunur.”
Satlık, sat, salık, kalınğ, sanık,
tanık, yanık, çalık, kaşmer, kışağı, karaç, kançık, katık, kahpe, kop, koşma,
kat, kab, kaz, kurnaz, kavaz, kayış, sağdiç, dal, dalda, dalav, damar, demli,
dönek, maskara, üskere, tencere, tekere, çor, şor, bor, çeper, çığır, çığ,
dernek, örnek, merek, tezek, ipek, kelek, pertek, terek, ölçek, çuval, çavdar,
ambar, boz, koz, söz, bora, hora, pun, bum, pümpar, biçim, içim, segiç, seçim,
sorgu, burgu, sürgü, suna, turna, güvercin, öredek, gerdek, melek, şepe, lape,
berân, derman, yaman, sülük, şar, bar, kent, gedik, hedik, cirit, cil, çil,
çimen gibi ve bunlara benzer yüzlerce söz.
Bu halk tanzimat devrinden beri okuma ve
medeniyete atılmış ve milli bütünlüğe doğru ilerlemiş, Cumhuriyet devrinde
Erzurum, Kiği, Muş ve Elazığ mekteplerinde yüzlerce genç okutmuş ve
yetiştirmiştir. 1928 yılında bu halkın bütün köylerinde millet mekteplerine
giden yüzlerce vatandaş okuyup yazmayı öğrenmiştir. Bu halkın aydın tabakası
ocakları başında ana dil olarak Türkçe ile konuşur ve halkı tenvire
çalışmaktadırlar. Yurtlarını ve milletlerini sevdiklerini hararetle söyliyen bu
halkın, Varto ve doğu illerindeki Türk neslinin yakın bir süre içinde kendi asaletlerine
ve Türk ırkına yakışmayan bu anlaşılmaz dilleri söküp atacaklarını ve ocakları
başında eski dilleri olan Türkçe ile konuşarak asırlar önce yapılan bu hatayı
düzelteceklerini ümit etmekteyiz.
Türk oğlunun ileride milli birlik ve
bütünlükten ayrılmak acısını görmemesi, milli inanından halis kan ve ırkından
şüphelenmemesi için Türkçe konuşması şarttır. Bu şart, İslam dinindeki şartlar
kadar ve bir Türk için daha üstün bir farzdır.
Varto’da oturan bütün kabileler arasında
pek çok eski Türk adları vardır. En çok aşiret boylarında bu adlar görülür.
Mesela: Cibranlilerde, torunu, Sincar, Teymur boyları; Lolanlılarda Kaçar,
Kacer, Kimsoranda, Karece, Memiş boyları; Hormeklide Karayakup, Pircan-Pircem,
Alhas, Zorteymur, Baluşağı, Arslan, Gedik ve Fereşat boyları gibi.
Bugün hâlâ bu halk arasında: Bali,
Muşali, Kara-Ali, Gedik, Suli, Levent, Doğan, Keleş, Memiş, Dursun, Tosun,
Kurt, Yiğit, Aynal, Aslan, Tek, Koç, Durmuş, Teymur, Karaca, Çenem, Kılıç,
Çolak, Çakır, Yaşar, Köçer, Seviş, Karaman gibi erkek adlariyle; Çiçek, Beyaz,
Güzel, Güllü, Turna, Suna, Çeki, Sümbül, Gülsün, Gülçin, Fidan, Sevgili, Hatun,
Nazlı, Gülperi, Kumru, Elmas, Şüşe, Tezgül, Akcan, Şeker, Sevdalı, Meral, Gazal
gibi eski Türk kadınları adları pek çoktur. Cumhuriyet devrinden sonra doğanlar
yüzde doksan öz Türkçe adlarla adlanmışlardır.